Gebelik gerek doğacak bebeğin gerekse onu taşıyacak olan annenin vücudunda anatomik,
biokimyasal ve fizyolojik birçok değişimin meydana geldiği bir süreçtir. Bu süreç esnasında gebe
bayanlarda kalp ve dolaşım sistemlerinde nadirende olsa hastalıklar ortaya çıkabilmektedir.Gebelik
esnasında kan hacminin ve kalp hızının artması bir çeşit adaptasyon mekanizmasıdır ve olması
gerekir. Yine karın bölgesinde ana rahminin büyümesine bağlı kitle etkisinin oluşması kalp ve damar
sistemine bazı etkileri olmaktadır. Ayrıca doğal bir süreç olan hormonal değişimlerde yine kalp ve
dolaşım sistemi üzerinde birtakım değişiklikler oluşturur tüm bu etkenler bazı hastlaıkların
oluşumunu tetikleyebilir. Hastalık için % 1 gibi düşük oranlardan bahsedilsede oluşturacağı sorunlar
nedeni ile hayati risk taşıyacağından ihmal edilmemelidir.
Yüksek tansiyon, gerek kan hacminin artması gerekse hormonal dengenin değişimi nedeni ile
oluşabilir. Bazı durumlarda tansiyon yüksekliği ani artışlar gösterip hayati tehlikeler oluşturabilir.
Mutlak suretle kan basıncı ölçümlerinin yapılması gerekir. Şayet yüksek tansiyon var ise müdahele
edilmesi gerekir. Çünkü gebelikteki yüksek kan basıncı kalbin işgücünü arttırır ve yine plesanta yolu ile
beslenen fetusun gelişimini olumsuz olarak etkiler. Daha önceden var olan koroner arter hastalığı
yüksek tansiyon etkisi ile kalp krizine dönüşebilir.
Kalp yetersizliği gelişimi normal şartlar altında beklenilmez . Şayet altta yatan bir kalp kapak
rahatsızlığı veya ritm bozukluğu var ise kalp yetersizliği gebeliğin etkisi ile ortaya çıkabilir. Bu nedenle
gebelik isteyen bayanların kalp ve damar sağlığı açısından kontrol edilmeleri tavsiye edilir. Doğuştan
gelen bazı rahatsızlıklar ve kapak hastalıkları bu kontroller esnasında ortaya çıkartılabilir ve erken
dönemde önlemler alınabilir.
Bu durumların dışında oldukça nadir görülen gebelik kardiyomyopatisi denilen (kalp kası
hastalığı) maalesef oluşabilmektedir. Nedeni tam olarak aydınlatılamamış olmasına rağmen genetik
olarak yatkınlığı olan insanların gebelikteki hormonal ve fizyolojik değişimler nedeni ile kalp
kaslarında zayıflama sonucu bu hastalığın ortaya çıktığı düşünülmektedir. Bir çok hastada şikayetler
ve bulgular gebelik sonlandıktan sonra ilerleyen zamanda kendiliğinden düzelebilmektedir. Çok düşük
ihtimalli bir hasta grubunda ise kalp yetersizliği kalıcı hale gelebilmektedir.
Varis oluşumu özellikle ayaklarda belirgindir. Hormonal etkilerin damarları genişletmesi ,
artan kan hacmi ve büyüyen ana rahminin kitle etkisi ile karın içi damarlara baskı uygulaması ve
bunun sonucu toplardamar kan akımının yavaşlaması varis oluşumuna neden olur. Sıklıkla ayaklarda
oluşsada bünyesel olarak yatkın olan gebelerde genital bölgeye doğru yayılan varis oluşumlarıda
görülebilir. Tedavisi sıklıkla konservatif yaklaşımlar gerektirir. Bası çoraplarının giyilmesi önemlidir.
Yine periodik takipler ile damar içinde pıhtı oluşup oluşmadığı (Derin Ven Trombozu) kontrol
edilmelidir. Şayet DVT oluşursa ilaç ve kan sulandırıcılar ile müdahele etmek gerekmektedir. Yine
varisli damarlar olmasa bile bazı gebelerde hormonal değişim ve kan akımının engellenmesine bağlı
olarakta DVT oluşabilmektedir. Erken ve etkili tedavi şarttır.
Gebe olan bayanların düzenli olarak takiplerini ve kontrollerini yaptırmaları çok önemlidir.
Kan basıncı ölçülmesi, kalp ritminin kontrol edilmesi önem taşır. Nefes darlığı ve çabuk yorulma ,
ayaklarda şişme gebelikte sık görülen şikayetler olsada düzenli takip ve hekim kontrolünde
şikayetlerin görülmesi ve değerlendirilmesi önemlidir. Yine gebelikte beslenmeye çok dikkat etmek
gerekir. Alınan gıdaların nitelikli olmasına özen gösterilmesi gerekir. Aşırı kilo alımından mutlak suretle kaçınılması gerekmektedir. Unutulmamalıdırki obesite tek başına kalp ve damar hastalıkları
için bir risk faktörüdür.