Aort Diseksiyonu Nedir?

Aort Diseksiyonu Nedir?

  • Anasayfa
  • -
  • Dr. Deniz Çevirme
  • -
  • Aort Diseksiyonu Nedir?

Aort damarı dolaşım sistemimizin en önemli parçalarından birtanesi ve kalpten çıkan en
büyük damar özelliğini taşır. Tüm vücudumuzu besleyen damar sisteminin başlangıç noktasıdır. Bu
muazzam damar, gerektiğinde genişlemeyi ve daralmayı sağlayan esnek bir yapıda olması, içerisinde
barındırdığı reseptörler (algılayıcı) sayesinde yüksek kan basıncının oluşturduğu stresi düzenleyerek
dolaşım sisteminin yükünü hafifletmesi, kalpten çıktığı noktada kapak yapısına sahip olması nedeniyle
birçok bilim insanı tarafından bir organ olarak tanımlanmaktadır. Aortun yapısı vücuttaki diğer
damarlardan daha kalın ve büyük yapıdadır. Kaslı yapısı birçok katman barındırır ve her katmanın
kendine has biyolojik özelliği mevcuttur. Kan en içteki katman(endotel) üzerinden akar ve bu
katmanın üzeri aynı zamanda damar içi boşluktur. Damarın endotel denilen en içteki yapısının
bozulması ve hasarlanması sonucu kan katmanlar içerisine sızar ve yine kan bu katmanlar arasından
ilerlemeye devam ederek damarı içten içe yırtarak ayırmaya(diseksiyon) sebep olur. Bu ayrılma
sonucu dokulara kan akışı sağlanamaz , en dış katmana kan sızıntısı ilerlerse rüptür(dışarı yırtılma)
kaçınılmaz olur. Netice itibarı ile durum tam bir felaket olup tedavi edilmez ise çok yüksek ihtimal ile
ölüme sebep olan katastrofik bir tabloyu ifade eder.

Yüksek tansiyon: Aort diseksiyonu için önemli bir risk faktörüdür. Yüksek tansiyon mevcut ise
mutlaka tedavi edilmesi gerekir. Kontrolsüz tansiyon uzun dönemde damarın aşırı genişlemesine
(anevrizma), yüksek basınca maruz kalan endotelin hasarlanmasına neden olacaktır.

Obesite ve damar sertliği: Kontrolsüz kilo alımı sadece aort diseksiyonu için değil birçok
hastalık için risk faktörüdür. Obesite nedeniyle metabolik ve hormonal dengenin bozulması başta
hipertansiyon, damar sertliği ve endotel hasarı gibi sorunlara yol açacak ve aort diseksiyonu riskini
arttıracaktır.

Aile hikayesi ve genetik: Aile fertlerinde daha önceden aort diseksiyonu görülmüş olması, ani
ölüm hikayesi, anevrizma nedeniyle tedavi görenlerin olması uyarıcı olmalıdır. Özellikle bazı genetik
geçişli hastalarda dokularda yapısal bozukluklar ortaya çıkmakta ve aort damarının kırılgan yapıya
sahip olmasına neden olmaktadır. En sık bilinen Marfan sendromunda benzeri durum mevcut olup
aile bireyleri risk altındadır ve takip edilmesi gerekmektedir.

Anevrizma: Anevrizma temel olarak damar çapının anormal genişlikte olmasını tarif eder.
Anevrizma tanısı almış kişilerin kontrollerini aksatmaması, kan basınçlarının kontrol altında olması
elzemdir. Kontrolsüz büyüme aort damarının tamamen yırtılmasına(rüptür, tüm katmanlarla beraber)
neden olabilir.

Aort diseksiyonu ani sırt ağrısı, ve göğüste yırtıcı ağrı ile kendisini gösterir , hemen hemen
hastaların hepsi dayanılması zor tarifsiz bir acı ile hastaneye başvururlar. Ne yazıkki hastaların bir
kısmı daha hastaneye varamadan kaybedilmektedir. Tam donanımlı , güçlü alt yapıya sahip
hastanelerde tanı ve tedavisi kolaylıkla yapılabilmektedir. Tedavisi cerrahi olup günümüzde aort
diseksiyonu geçirmiş birçok hasta başarı ile ameliyat edilerek normal hayatına devam edebilmektedir.
Diseksiyonun oluştuğu damar segmentine uygun olarak bazen çözüm damar içerisine stent
yerleştirilerekte yapılabilmektedir.

Her hastalıkta olduğu gibi aort diseksiyonunda da en kolay ve ekonomik tedavi yöntemi bu
hastalıktan korunmaktır. Bu nedenle özellikle 40 yaş üstünü geçen tüm kişilerin genel kontrollerini
yaptırması, söz konusu risk faktörlerine sahip kişilerin tedavilerini aksatmaması gerekir.


Doç. Dr. Deniz Çevirme
Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi

Leave a Reply